30 Aralık 2010 Perşembe
Martian Child (2007)
Merhaba dünyalı, bizim gezegende işler yoğun ama güzel gidiyor, dünyada durum nasıl diyerek yazıma devam etmeyeceğim tabiî ki. Merhaba Dünyalı en son izlediğim dvd’nin ismi. İngilizce ismi Martian Child. Bu filmin reklam afişlerini ilk defa metroda camdan bakarken görmüştüm. Kocaman reklam afişlerinde “O, baba olmak için her şeye razıydı, Marslı bir çocuğa bile…” yazıyordu. Ne kadar etkileyici bir cümle. Marslı da olsa fark etmez diyor yani yeter ki baba olayım bana baba desin. Şimdi aklıma Türk filmlerindeki “amca sizi çok sevdim, size baba diyebilir miyim?” repliği geldi.Filmin başrollerini John Cusack ve Bobby Coleman paylaşıyor. Film gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yazılmış. Film Star Trek dizisinin “The Trouble with Tribbles” isimli bölümünün yazarı olan David Gerrold’ın oğlu Sean ile olan gerçek ilişkisini anlatıyor. Filme konu olan hikaye Hugo ve Nebula ödüllerine layık görülmüş. Duygusal ve ilginç bir film. Özellikle filmin yapım aşamasındaki röportajları izlemenizi öneririm filmi izledikten sonra. Filmde Mars'tan geldiğini iddia eden çocuk olan Dennis’i canlandıran Bobby Coleman müthiş zeki, sevimli ve özgür ruhlu bir çocuk. Daha önce de filmlerde rol almış olan Bobby Coleman’a ailesi de destek oluyor. Film setlerine karavanlarıyla gidip orada konaklıyorlar. Bobby gerçek hayatında da fimdeki karakteriyle benzer özelliklere sahip. Bu film için seçilmesinde bu özellikleri etkili olmuş. Film setinde yetişkin bir insan gibi uzun saatler çalışmak zorunda kalan Bobby aynı zamanda derslerinden de geri kalmıyor, sette ayrılan belirli bir sürede bir öğretmen eşliğinde derslerini de takip ediyormuş. Filmde John Cusack, David Gordon adında karısı ölmüş (dvd’nin arkasında boşanmış yazıyor ama ben ölmüş diye hatırlıyorum.)bir bilim kurgu romanı yazarını canlandırıyor. David, bir çocuk evlat edinmek istiyor. Yazarlıktan kazandığı paralarla aldığı havuzlu, bahçeli güzel bir villası ve bir köpeği var. Ara sıra karısının resimlerine bakıp üzülüyor. Yetimhanede çalışan arkadaşı ki bu arkadaş zenci ve çok sevimli bir kadın ona Dennis'i evlat edinmesini öneriyor.
David ve Dennis arasındaki benzerlik ise birinin Mars'la ilgili kitaplar yazması diğerinin ise Mars'tan geldiğini iddia etmesi. David, Deniss'i görmeye yetimhaneye geldiğinde Dennis’in dışarıdayken sürekli bir kutuda durduğunu görüyor. Kutunun göz hizasında dışarıyı görmek için bir aralık oluşturulmuş, Dennis arkadaşları koşturup oyun oynarken kutunun içinden onlara bakıyor.
Dolayısıyla David Dennis’i görmeye geldiği halde Dennis’i değil kutuyu görmüş oluyor. Küçükken masanın altına girmeyi ve orada oyun oynamayı severdim. O yüzden Dennis’in kutuyu dış dünyaya göre daha korunaklı, emniyetli bulduğunu düşünmüştüm. Ancak beyefendi Mars'tan geldiği için güneş ışınlarının kendisine zarar vereceğini düşünüyormuş. David de işe ona yüksek koruma faktörlü güneş kremi ve güneş gözlüğü vermekle işe başlıyor ve Dennis yavaş yavaş kutudan çıkıyor. Dennis uçacağını düşündüğünden en büyük boy pillerden kendisine bir ağırlık kemeri yapmış ve bununla dolaşıyor. Güneş şemsiyesi de elinden eksik olmuyor. Ayrıca Dennis elindeki poloroid fotoğraf makinasıyla kendisine ilginç gelen her şeyin resmini çekiyor. Açıklaması da dünyalı olmayı bir dünyalı gibi yaşamayı öğrenebilmek. Dünyayı yeni keşfeden, hayata farklı bakan küçük bir dahi gibi. David’in evinde deneme süresi boyunca kaldıklarında Dennis ve David çok eğleniyorlar. David bu küçük dahide kendi çocukluğunu görüyor sanki. Bir de David’in kız arkadaşı var ama başrolde filan sayılmaz. Kız sürekli gülümsüyor ve film boyunca sadece bir kez öpüşüyorlar. Konu mankeni gibi kız yani.
Dennis’in enteresan olan bir yanı da küçük Marslı dileklerinin anında gerçekleşmesi. Bir keresinde trafik ışıklarını değiştiriyor, diğer seferinde kaybeden bir beyzbol takımının kazanmasını sağlıyor. Renkli şekerleme kaplı drajelerle yapabildikleri de ilginç. Tatlarından renklerini ayırt edebiliyor.Dışarıdan sorunlu gibi gözükse de 6.hisleri kuvvetli bir çocuk ve oldukça enteresan olmasının yanında oldukça zeki. İlginç film alternatiflerine açık olanların izlemesini öneririm. Ben beğendim. Siz de iyi vakit geçirebilirsiniz. Filmin resmi sitesine ve fragmanına da buradan ulaşabilirsiniz.
Etiketler:
bobby coleman,
etkileyici,
güzel film,
john cusack,
martian child,
newline
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Temmuz 2008 Arşivim
- Planetarium
- Björk İstanbul’a Geliyor!
- Sarhoş Olmayan Sıçan
- Karakovan Balı
- Deniz Kirliliği ve İklim Değişikliği
- Metallica Konseri
- İstiridye Kabuğu Tozu
- Kutup Işıkları
- Yaz Yağmurları ve Sonbahar
- Bike Baran
- İnsanüstü Görme Yetisi
- Tuhaf Bitkiler
- Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi
- Türkiye’nin Bitki Zenginliği
- Her şey Dahil bir Çiftlik Tatili
- Güzellik ve Sağlığın Sırrı Zeytinyağında
- Okullarını Öğrenciler Isıtacak
- 100 Ayda Dünyayı Kurtarma Planı
- Bir Deniz Kaplumbağası Evlat Edinin!
- Zoboomafoo
- Ekoturizm ve Eko Okullar Programı
- Caretta Carettalar
- Çevreci Yerleşim Alanları
- Atıkların Doğaya Karışma Süresi
- Okaliptus Ağaçları ve Amik Ovası
- Şırnak’ta Çevre Kirliliği
- Orkinos Avcılığı
- Samsun’da Ekolojik Pazar
- Kivalina Köyü Devlere Karşı
- Bir Leoparın Timsah Avı
- Organik Çay
1 yorum:
Bir kaç hafta önce Kanal D'de yanılmıyorsam tvde ilk kez olarak yayınlandığında denk gelmiştim bu filme. Hoş bir film bence de ama bazı yerlerinde nedense tıkanmalar var gibi geldi bana. Yani kimi zamanlarında "bitse de gitsek." havası yarattı sanki. Bana göre en güzel sahneleri Dennis'in yaptığı alet, polisin durdurmasıyla başlayan ehliyet kavgası, Dennis'in salonda enteresan hareketler yaparken David'in ona katılması ve en sonunda Dennis'in "güzel bir sohbetti." dediği sahneydi.
Ben açıkçası gerçek yaşamdan alındığını bilmiyordum. Bu sebepten filmin sonlarında ulutların arasından gelen ışığın kaynağının gerçekten de uzay gemisi olduğunu düşündüm. :D
Bir sonraki sahnede ne olacağı çok kolay tahmin edilemeyen bir film olmuş genelde amma velakin "hala"nın eve Dennis'e bakmaya geldiği kısımda Dennis'in tam da o gece gideceğini çok öncelerden verilen ibareler sebebiyle tahmin etmek pek zor değildi.
Film bittiği an ben biraz daha devam etmesini bekledim açıkçası. Hani o olaydan sonra yaşamları ne gibi bir hal aldı biraz gösterilebilirdi.
Son olarak unutmadan evet doğru hatırlıyorsunuz ki David'in karısı ölmüştü.
Yorum Gönder