26 Ağustos 2008 Salı

Lays Gurme Parmesanlı



Kedim ve ben lays gurme parmesanlı cipsi çok sevdik. Benim gibi o da ağzının tadını iyi biliyor. Lays’in bu yeni ürünü %25 oranında daha az yağlı ve biraz daha kalın önceki çeşitlere göre. Cipsi ağzınıza attığınızda parmesan peynirinin o yoğun tadını hemen hissediyorsunuz. Gerçek bir lezzet. Aslında cips benzeri şeyler doğal olmadığı ve kızartma olduğu için çok sağlıklı değil. Ama şimdi yeni bir tat çıkmış, yeni bir lezzet, hayatımıza yeni bir renk denemeden olur mu. Lezzetli olduğunu iddia eden bir cips diğer sıradan cipslerin arasından bana göz kırpıyor. Ben buradayım, ben buradayım diyor. Denemeden geçebilir miyim? Tanesi 2 ytl olan bu cipsi bir solukta bitirmek mümkün olmuyor.İnsan susuyor.O yüzden ilk kısmını açlığımı bastırması için diğer kısmını ise televizyon ya da bilgisayar başında keyif yapmak için kullanıyorum. Henüz rokfor ve feta kırmızı biberlisini denemedim. En kısa sürede onları da deneyeceğim. Tabi kedim de deneyecek. Ben paketi, ambalajı olan bir yiyecek aldığım zaman üstündeki her şeyi mutlaka okurum. Ambalaj da önemli,ambalajın üzerinde ne yazdığı da, ambalajın içindekinin ne kadar lezzetli olduğu da. Paketin arka kısmında şöyle yazıyordu. “Farklı deneyimlere, yeni tatlara açıksınız.”Hmm evet öyleyimdir. “Türk mutfağından olduğu kadar dünya mutfağından da hoşlanıyorsunuz.” Eveeeet öyleyimdir. “Seçicisiniz ve ağzınızın tadını iyi biliyorsunuz.” Brrravo aynen. Böyle iltifatlara devam etseydi ne güzel olurdu ama geride yazılı olanlar bu kadar önemli ve etkileyici değil.Yani size kendinizi özel hissettirmeye önce ambalajdan başlıyorlar sonra sıra lezzette. Kendimizi özel hissetmeye önemli hissetmeye ne kadar da ihtiyacımız var. Çok eskiden sinemada bir film izlemiştim. Psikolojik gerilim gibi bir şeydi. Filmde cinayetler filan olmasına rağmen konu zekice işlenmişti. Orada yakaladığım edindiğim bir izlenimi,psikolojik bir öğeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Küçük bir çocuk vardı. Babaannesi ona çok kötü davranıyordu. Sürekli onu aşağılıyordu. Eleştiriyordu. Değersiz,önemsiz bir hiç olduğunu vurguluyordu onu takdir etmek bir yana. Filmin ismi de ejderhalı bir şeydi tam hatırlamıyorum. Sonra çocuk büyüyünce seri cinayetler işleyen bir katil oluyor. Bu olağan bir sonuç gibi gözükebilir tabi.Ama benim filmden yakaladığım ve çıkardığım fikir ilginçti.Adam cinayetlerin ardında bazı ip uçları bırakıyordu. Herkes katili merak ediyordu. İnsanlara bir şekilde önemli olduğunu hissettirmeye çalışıyordu bu yolla. Bakın ben önemliyim,güçlüyüm zekiyim gibi mesajlar vermeye çalışıyordu.Vücudunun tamamına da ejderha şeklinde dövme mi yaptırmıştı ne. Vaaay dedim. Yaptıkları çok kötü tabi ama aslında ne kadar acınası durumda.İnsanın kendisinin önemli olduğunu hissetmesi bunun hissettirilmesi ne kadar da önemli. Bu verilmezse insan “önemli,değerli hissetmek hakkımız, söke söke alırız” gibisinden nasıl da olmadık şeyler yapabiliyor. İşte bu cipste lezzetiyle insana kendini özel hissettiriyor. Kendimi özel hissetmek için bu küçük fırsatı neden kaçırayım? Ama fazla yememek lazım biliyorsunuz kızartmalar kanserojen. Ben yaşamak istiyorum. Yeni lezzetleri tatmak için,üretmek için, iyi bir iz bırakmak için hayata,mutlu olmak için,sevdiklerimle birlikte olmak için, sevmek için,sevilmek için. Bu arada lays gurme parmesanlının resmini bulamadığımdan bu resmi kullandım.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

benim yenibir ürün yeni birtat için fikrim var nasıl iletişim kura bilirim.